26 Ocak 2011 Çarşamba

Vermek İstediğinizde

Elinizdeki mallardan verdiğinizde çok az verirsiniz .

Ancak canınızdan verdiğinizde gerçekten vermiş olursunuz .


Oysa canınız gibi sakladığınız mallarınız gelecekte muhtaç olurum korkusuyla bekçiliğini yaptığınız nesnelerden başka nedir ki ?


Yarının ne getireceği belli mi ?


Kutsal kente doğru yol alan hacıların peşine düşmüş aşırı temkinli bir köpek, kızgın kumların altına bir kemik gömse, ne çıkar ?

Olur da bir şeylere muhtaç duruma düşerim korkusu, gerçekte muhtaç durumda oluşun ta kendisi değil midir ?


Su kaynaklarınız doluyken, susuz kalırsam diye korkulara kapılmak en giderilmeyecek susuzluk değil de nedir ?


Kimileri, pek çok mal mülk sahibi oldukları halde ancak pek azını kıyıp da verebilirler .


Üstelik bunları da salt gösteriş olsun diye verirler .


Oysa bu içten pazarlıklı veriş ,verdiklerinde bereket komaz .


Kimileri de ellerinde pek az olmasına karşın çıkarır olanı biteni verirler .


Bu gibiler hayata bağlanmış, ona inanç duyan kimselerdir ve onların ambarları hiç boş kalmaz .


Kimileri sevecenlikle verir ve edindikleri tüm armağan da bu olur .

Kimileri de verirken ıstırap çeker , çünkü onların yıkandıkları kutsanmış sulara ıstırap karışmıştır .


Kimileri verirken ne ıstırap çeker, ne bundan kendine bir mutluluk payı çıkarmak peşinde koşar, ne de vermenin erdemli bir davranış olduğunu düşünür .


Bunlar da, o uzak vadilerde açan küçük menekşeler, kokularını yeryüzüne nasıl sunuyorlarsa, öyle verenlerdir .


Tanrı, işte bu gibi kimselerin elleri aracılığıyla konuşur ve onların gözlerinin ardından yeryüzüne bakarak gülümser.


İstendiği zaman vermek iyidir, ancak ihtiyaç içinde olanın durumunu kavrayıp o istemeden vermek daha iyidir .


Eli açık bir kimse için, verebileceği bir şeyleri alacak eli bulmak, vermekten çok daha yüce bir mutluluktur .


Hem, kişinin sonsuza dek elinde tutabileceği bir nesne var mı ki ?


Bugün elde olanlar, bir gün gelecek, mutlaka başka ellere verilecektir .


Öyleyse şimdiden verebilmek varken, vermek mevsiminin varislere kalmasını beklemek niye ?


"Vermek isterim ama verdiklerim yerini bulmalı, değmeli." der durursunuz .


Oysa meyve bahçenizdeki ağaçlar ve çayırlara saldığınız davarlar böyle söylemiyorlar .

Onlar yaşamak için veriyorlar , çünkü vermezlerse ölür, yiterler .


Günleri ve geceleri yaşamaya değer görülmüş bir kimse vereceklerinizi alabilmeye de değer durumdadır elbette .


Hayatın okyanusundan içebilmeye değer görülmüş bir kimse, sizlerin küçük derelerinizden de içebilecek değerdedir .


Almanın cesaret ve güvencesinde, hatta bağışlayıcılığında yatan çölden daha büyük kuraklık olabilir mi ?


Hem sen kimsin ki insanlar senin önüne çıkıp da, değer olup olmadıklarını görebilesin diye göğüslerini açsınlar ve soydukları gururlarını senin ayakların altına sersinler ?


Sen ilkin kendinin bir Verici-El olabilmeye değer olup olmadığını anlamaya bak .


Çünkü gerçekte cana bir şeyler veren Hayat`tır...sense kendini gerçek verici sanıyorsun .


Oysa ,bir tanıktan öte bir şey değilsin.


Ve ey siz alıcılar - ki hepiniz öylesiniz - kendinizi hiç bir zaman minnet yükü altına sokmayın .

Sokmayın ki, ne kendinize ne de vericiye bir boyundurluk takılmasın .


Verilenler hem size hem vericiye kanat olsun, birlikte yükselin .


Çünkü aklınızı minnetin ağır yüküyle doldurursanız, özgür bağırlı yeryüzünü ana, Tanrı`yı da baba olarak kabullenmiş olan vericinin el açıklığından kuşku duymuş olursunuz .

Alıntı

Hiç yorum yok:

Astroloji bakımından çok şey öğrenebileceginiz bir site bi ziyaret edin derim.

http://www.gulsenkayikci.com/