Yıllar yılları kovalıyor, günler ayları takipte, saatımın yelkovanı
ihanet peşinde sinsice. Dur durak bilmiyor zaman en yakınımda bi-
le. Sen başka karasevdaların derdindesin ey yar. Yüreğimin yırtıldı-
ğından,düşlerimin çarmıha gerildiğinden, gün geçtikçe beni benden
aldığından; günlerin, ayların, yılların çetele tutup saçlarımı tek tek-
yolduğundan bihabersin ey sevgili...
Sensizliğin, sessizliğin, yalınlığın, yalnızlığın soğuk, kaypak,ıslak
gecelerinde gönlümün asi, uslanmaz sevda ateşini lime lime kıydığı-
nı, kıyılan her sevi kırıntısının bedeninde kıskandığım libasının bur
parçası olduğunu biliyormusun ey sevgili?Kızıl karanlıkların gölge-
sine sakladığın naturanı, aramalarımın, sızlanmalarımın, yalvarma-
larımın ortaya çıkarmayacağından ödüm kopuyor korkusuzluğuna-
rağmen üç kuruşluk hayatın. Yine de zifiri karanlıkların aydınlık o-
lan yüzlerine hicran-i derdimle göremediğim cemalinin sonsuz gü-
zelliğini nakşediyorum!!!
Gecelerin ezici ağırlığından çıkıp, tan ağartılarının kızıllığına ta-
şıyorum umutlarımı. Yine gelmiyorsun, yine yoksun. Yine yoksun-
sevgili. Yeniden ölüme yatıyorum bir sonraki gecenin alaca karan-
lıklarına kadar. Yüreğimi parça parça ediyorum, her parçasını bir
tarafa fırlatıyorum sen gelirsen toplamak üzere. Acılar paydaşım
oluyor. Onlar beni dinliyor, onlar beni anlıyor, onlar bana ağlıyor
ben yerine sevgili...
Dağıtıyorum kendimi,kederlerim,acılarım eşliğinde, beni bir sen
toparlarsın, bir sen anlarsın. Ben böyle inanıyor, ben sana çok gü-
veniyorum ey sevgili.Gecenin karanlığına boğulan Eskişehir pence-
relerini, ıssız sokaklara kılavuzluk yapan huzmesi düşük fenerlerle
tarıyorum.Fenerlerim düşlerime yavuz,biriken gözyaşlarıma havuz
sensizliğin körlüğüne kılavuz oluyorlar.
Issız gecelerin kör karanlığına fırlattığım hüzün taşları, seni sak-
layan gölgelerin canını yakıyor, acıma onlar bile feryat-ı figan edi-
yor. Deli-bozuk fırtınalar gözyaşlarımı yutuyor.Bilinmeyenlerin ka-
ra fanusunda kalan iradem tutsak ediliyor.
Sen yazarak susuyorsun.
Susarak beni yüreğimden vuruyorsun.
Sensizliğin gırdabına tutulan gönlüme bir santimlik tebessüm ver.
O tebessümün kurtuluş olabilir. Ona tutunabilir. Kendimi kurtara-
bilirim. Umutsuzluğuma bir bakış ser. Boğulacak gibiyim ümitsizlik
denizlerinin soğuk ve derin sularında. Yüzmeyi bunca iyi bilmiş ol-
mama rağmen işe yaramıyor gayretim.
Sana olan özlemim darağaçlı intizarlarıma dayanarak gönül yasım-
la idam fermanımı boynuma asıyor. Duyarsızlığın celladım oluyor. İ-
dam sehpama tekmeyi atan oluyor.Bedenim Araklı'mda,babacığımın
anacığımın yanıbaşında, toprağın derinliklerinde yattıkça yatıyor.Göz-
lerim donuk, düşlerim sönük, sözlerim uçuk, sevilerim kaçık kaldı elle-
rimde. Beni benden aldın. Leblerimden dökülen melodiler, duygularımı
seslendiren şiirler, ellerimi terleten senli emareler seni haykırır, seni söy-
ler bana ey sevgili...
Ah..! sevginin ezasından çiçek bahçeleri kuruyarak kopan ızdırap çığ-
lığım.
Ah..! yaşamımın dilek tutulan falları, her günümü zorla koparan in-
safsız yılların vahlanacak halleri, gönül kubbemde yükselen sevda avazı
seni sevmenin umutlu niyazı, seninle doluyum. Seninle akıyorum.Senli-
bakıyorum. Seninle bentler yıkıp, seninle bir olup beni yakıyorum.
SES VER SEN YOKMUSUN EY SEVGİLİ KADIN..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder