21 Şubat 2012 Salı

3D kalıcı mı, gidici mi?


100 yıldır tam olarak yaygınlaşamayan 3D teknolojisi, bu kez tutunmayı başaracak mı? Araştırdık

 

 3 boyutlu görüntü teknolojisi sinemalara ve HDTV'lere hızla giriyor. Hatta bazı cep telefonlarında yerini aldı bile. 3D, şaşırtmayacak biçimde bilgisayar oyunlarını da hızla etkisi altına alıyor.

PC oyunları için "3D"den bahsettiğimizde, terim biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Zira PC'de yaklaşık 20 yıldır 3 boyutlu grafiklere sahip oyunları oynuyoruz. Ancak bu grafikler 2 boyutlu bir ekran üzerinde gösteriliyor.

Bugün 3D ile çoğunlukla bahsedilen ise stereoskopik 3 boyutlu görüntüler. Bunun anlamı, resimlerin ekranınızın önüne geçmesi ve dışarı çıkması. Bu yazımızda "3D" dediğimize, stereoskopik 3 boyutlu görüntüleri kastediyor olacağız.

3D'nin yeni bir teknoloji olmadığını da çoğumuz biliyoruz. Zira 3D resimler yaklaşık 200 yıldır mevcutlar ve ilk 3D filmler, 100 yıl öncesine dayanıyor. Bu, muhtemelen ilk olarak steresokop adı verilen cihazın 1838'de icat edilmesiyle başladı.

İnsan gözü nasıl 3D olarak görüyor?

Bildiğiniz gibi insanların iki gözü vardır ve iki göz dünyayı çok az da olsa farklı bir açıdan görür. Dolayısıyla bir insanın iki gözü, az da olsa farklı bir görüntü görmektedir. Beyin bu resimleri alarak, derinliğe ve perspektife sahip tek bir resim halinde birleştirir. Bu sayede dünyayı 3D olarak görürürüz.

Birçok teknolojide olduğu gibi, 3D için sağlanan kaynaklarda pornonun parmağı bulunuyor. Ancak steresokopik görüntülerin askeri fotoğraflar gibi ciddi alanlarda da kullanıldığını belirtelim.

3D'nin tarihi

3D

İngiliz araştırmacı William Friese-Greene, 1890'larda stereoskopik resimleri kaydetmeye ve göstermeye yönelik bir sistemin patentini almıştı. Böylece 3D filmler doğdu. Friese-Greene'nin teknolojisi, ticari kullanım için hantal olsa da ilk adım atılmıştı.

Paralı olarak gösterilen ilk 3D film, 1922'de çekilmişti. Sonraki senelerde de 3D filmlerle ilgili çalışmalar devam etti. Nazi'ler dahi bazı propogandalarını 3D olarak çekmişlerdi. Ancak 3D'lerin en yükseğe ulaştığı dönem, muhtemelen 1950'lerdi. O günden bu yana 3D birkaç kez canlanma eğilimine girse de bunu başaramadı.

3D teknolojisinin tarihine baktığınızda, 3D'nin son zamanlardaki yükselişini dikkate almamak gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu kez durum farklı. 3D ilk kez farklı teknolojiler yoluyla, farklı platformlara yayılıyor. Buna daha rahat seyredilebilen bir 3D de dahil. Bunun içine etkileşimli oyunları da kattığınızda, şimdiye kadar hiç yaşamadığımız bir deneyim ortaya çıkabilir. 3D bu kez, gerçekten de hayatımıza giriyor olabilir.

Peki bugün hangi farklı 3D teknolojileri kullanılıyor? Aslında bir anlamda bu teknolojilerin hepsi aynı. Genel olarak hepsinde iki göze farklı resim gösteriliyor. İşin ilginç olan yanı ise, bunun yapılış şekli.

3D sinemaların başlangıcı

3 boyutlu sinemaların başlangıcı, kırmızı-yeşil anaglif adı verilen teknolojiye dayanıyor. Bu teknoloji, renkleri ve konumları değiştirilmiş bir çift resmi tek bir resimde toplayarak işliyor. Bu yöntemde izleyici, renk filtreli lensler giyerek her gözün ilgili resmi görmesini sağlar ve bu sayede derinlik hissi yaratılır. Ancak renkler konusunda bazı sorunlar çıkmaktadır.

Renkli filtreler, yeterince iyi bir sonuç vermiyorsa en iyi alternatif polarize ışıktır. Burada da izleyiciye iki resimden oluşan tek bir resim çerçevesi gösterilir. Bu yöntemde genellikle iki projektör kullanılır. İzleyici zıt polarize filtrelere sahip bir gözlük giyer ve bu sayede üç boyut efekti görebilir.

Polarize 3D ve aktif shutter

Polarize 3D ve aktif shutter

Polarize 3D teknolojisi, orijinal olarak doğrusal polarizasyona dayanır. Ancak son zamanlarda dairesel polarizasyon da kullanılmaya başlanmış bulunuyor. Bu sayede 3D etkiyi kaybetmeden, belirli bir bölgede kafanızı hareket ettirebiliyorsunuz.

Aktif shutter 3D teknolojisi ise lensleri saydamlık ile siyah arasında gidip gelen likit kristal bir gözlüğe ihtiyaç duyar. Aktif shutter'da ekran, her göze farklı bir resim göstermek üzere değişmektedir.

Polarize 3D'de olduğu gibi aktif shutter 3D'de de ortaya çıakn görüntü, biraz daha karanlıktır. Bu ise aktif shutter'ın en az 100 FPS gösterebilen bir ekran teknolojisine ihtiyaç duyduğu anlamına gelir.

Bununla birlikte, yüksek bir tazeleme oranına sahip monitör, iki polarize projektörü çalıştırmaktan daha ucuza gelebilir. Dolayısıyla PC oyunlarının şu anki silahı, aktif shutter teknolojisidir.

Nvidia 3D Vision, gözlüksüz 3D

Nvidia'nın 3D Vision platformu, şu anki en güçlü 3D platformlardan biri. Polarize ve aktif shutter 3D gözlüklerde gözlük giymek gerekiyor. Bu ise gözünüzde bir süre sonra yorgunluğa yol açabiliyor. Ancak artık gözlüksüz, otostereoskopik bir 3D istiyoruz.

Bunun için her göze farklı bir resim gönderebilen bir ekran meydana getirmek gerekiyor. Bu ekranların birkaç farklı türü mevcut, ancak temel olarak ikiye ayılırlar. Bunlardan bir tanesi, kafanızı izlemeye yönelik bir teknoloji ile doğru göze doğru resmi göndermeye çalışır. Diğer biri ise resmi sadece bakış açısına göre gösterir.

Gözlüksüz 3D

Otostereskopik 3D'de, sadece gözlükleri atmakla kalmıyorsunuz ve nesneleri kafanızın bulunduğu yere göre, farklı açılardan görebiliyorsunuz. Ancak gözlüksüz 3D'nin de şu an üstesinden gelemediği bir sorunu bulunuyor. Gerçek dünyada farklı mesafelerdeki nesnelerin farklı odak noktaları bulunuyor. Ancak 3D resimler, tekdüze bir uzaklıkta oluşturuluyor. Bu ise göz kaslarını şaşırtarak kafanızı karıştırabiliyor. Bu sorun, büyük ekranlarda küçük el konsollarına kıyasla daha büyük bir hal alıyor.

milliyet

 

Hiç yorum yok: